Güncel BilgilerAnayasa Mahkemesi, Çalışanın Kurumsal E-posta Hesabı İçeriğinin İşveren Tarafından İncelenmesi ve İş Akdinin Feshedilmesine İlişkin Karar Verdi.

23 Kasım 2020

Anayasa Mahkemesi (“AYM”) 17.09.2020 tarihli kararında (“Karar”), başvurucunun, çalıştığı avukatlık ortaklığında işvereni tarafından kurumsal e-posta yazışmalarının incelemeye tabi tutulduğuna, yapılan incelemelerde elde edilen başvurucu ve ekip yöneticisi arasında geçen yazışmalar gerekçe gösterilerek iş akdinin sona erdirildiğine, çalışanların e-postalarının denetlenebileceğine dair işyerinde yazılı veya sözlü bir kuralın bulunmadığına ve işverenin söz konusu incelemeyi başvurucunun rızası olmadan gerçekleştirdiğine, feshin haklı ya da geçerli bir sebebe dayanmadığına, kaldı ki fesih sebebinin işveren tarafından öğrenilmesinden itibaren altı iş günü içinde feshin yapılmadığına, derece mahkemesinin itirazlarını ve delillerini karşılayacak şekilde gerekçe sunmadığına, bu sebeple adil yargılanma hakkı ile haberleşme hürriyeti ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine yönelik iddialarını 2016/13010 sayılı başvuru çerçevesinde değerlendirdi.

AYM, ulusal ve uluslararası hukuktan düzenlemelere dayandığı değerlendirmesi sonucunda;

• İhtilaf konusu olayda, işveren tarafından internet ortamında saklı tutulan e-posta verilerine erişildiği ve içeriğinin denetlenerek kullanıldığı dikkate alındığında veri işlemenin gerçekleştirildiğine; bu verilerin “belirli bir gerçek kişi hakkındaki bilgi” olduğuna dolayısıyla bu bilgilere erişimin, kullanılmasının ve işlenmesinin özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve haberleşme hürriyeti yönünden incelenmesi gerektiğine,

• İşveren tarafından ilk derece mahkemesine sunulan başvurucunun yazışmaları ve yargılama süreci bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde işverenin yazışma içeriklerine ekip yöneticisi ve başvurucunun rızasına aykırı olarak eriştiğine; ekip yöneticisi ile başvurucu arasında geçen yazışmalar dışında üçüncü kişilerle olan yazışmaların da incelendiğine; ayrıca incelemeye dayanak gösterilen iddialarla sınırlı bir denetim yapılmayarak konu ile ilgili olup olmadığı belirsiz içeriklere de erişildiğine ve bu içeriklerin de iş akdinin feshine dayanak yapıldığına, dolayısıyla başvurucunun kişisel verisi kapsamında olan e-postaları ile ilgili olarak trafik bilgisi ile yetinilmediği gibi içeriklerine de kapsamı belirsiz olacak şekilde erişildiği ve bunların kullanıldığına,

• Devletin pozitif yükümlülükleri kapsamında, AYM’nin derece mahkemelerinin hakka müdahale eden kişi tarafından gerekli güvencelerin sağlanıp sağlanmadığının gereği gibi denetleyip denetlemediğini incelemesi gerektiğine; bu çerçevede, işverenin çalışana sunduğu iletişim araç ve içeriklerinin incelenmesine yönelik meşru gerekçe olup olmadığının denetlenmesi gerektiğine; iletişimin denetlenmesi ve kişisel verilerin işlenmesi süreçlerinin şeffaf yürütülmesi ve çalışanların süreçlerle ilgili önceden detaylı şekilde bilgilendirilmesi gerektiğine; işveren tarafından gerçekleştirilen başvuru konusu müdahalelerin, ulaşılmak istenen amaç ile ilgili ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerektiğine; söz konusu müdahalenin gerekli kabul edilebilmesi için aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmaması gerektiğine; müdahalenin orantılı kabul edilebilmesi için ise iletişimin denetlenmesi ile işlenecek veya yararlanılacak verilerin ulaşılmak istenen amaçla sınırlı olması gerektiğine; ayrıca iletişim incelemesinin başvurucu üzerindeki etkisi ve sonuçları bakımından başvurucu ve işveren arasındaki menfaat ve hakların adil olarak dengelenip dengelenmediğine bakılması gerektiğine,

• Anayasa’nın 20. maddesinin 3. fıkrasında herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının güvence altına alındığına, Anayasa hükmünün lafzı, konuya ilişkin uluslararası belgeler ve karşılaştırmalı hukuk dikkate alındığında belirli veya belirlenebilir bir gerçek veya tüzel kişi hakkındaki her türlü bilginin kişisel veri olarak değerlendirileceğine,

• Anayasanın 22. maddesi ile güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin, haberleşmenin yanında içeriği ve biçimi ne olursa olsun haberleşmenin içeriğinin gizliliğini de güvence altına aldığına, haberleşmeye yönelik, bireylerin sözlü, yazılı ve görsel iletişimlerine konu ifadelerin gizliliğinin sağlanması ve haberleşmeye yönelik haksız müdahalelerde bulunulmaması gerektiğine,

• Derece mahkemeleri tarafından Kararın tamamında belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşıldığından Anayasa’nın 20. ve 22. maddelerinde öngörülen hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğine, bu ihlallerin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik yeniden yargılama yapmak üzere Kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine,

• Eski hale getirme kuralı uyarınca özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyetinin ihlalinin doğurduğu sonuçların giderilmesi için ihlalin tespitinin tek başına yeterli olmadığına, dolayısıyla başvurucuya 8.000,- TL manevi tazminat ödenmesine,

karar verdi. Karar, 14.10.2020 tarihli ve 31274 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Kararın tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/10/20201014-5.pdf