Anayasa Mahkemesi bir sosyal paylaşım sitesinde kişisel bilgilerin açıklanması nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının özel hayata saygı hakkı kapsamında ihlal edildiği iddiası hakkında karar verdi.
Anayasa Mahkemesi’nin , 29.07.2021 tarihli ve 31552 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2021 karar tarihli ve 2018/24439 başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi Kararı, siyasi bir role sahip başvurucunun (“Başvurucu”) ve eşinin şirketinin açık adresi, eşi ve diğer yakınlarının kimlik numaraları ile imzalarını içeren genel kurul tutanağı, başvurucunun eşinin şirketine ait abonelik bilgileri ve şirketin fotoğraflarının sosyal paylaşım sitesi olan Twitter üzerinden paylaşılmasının, özel hayata saygı hakkı kapsamında başvurucunun kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir (“Karar”).
Başvurucu bireysel başvurusunda, (i) Twitter’da paylaşılan söz konusu kişisel bilgilerin kişisel veri kapsamında olduğunu ve bu verilerin ele geçirilerek kamuya ifşa edilmesi sonucu mağdur olduğunu, (ii) bu durumun Anayasa’da güvence altına alınan kişisel verilerin korunması ve özel hayata saygı haklarına aykırı olduğunun derece mahkemeleri nezdinde ileri sürülmüş olmasına rağmen davanın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle, mağdurun kişisel verilerin korunması, özel hayata saygı ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi, ulusal ve uluslararası hukuk düzenlemelerine dayandırdığı değerlendirmesi sonucunda;
- Başvurucunun Twitter’da yayımlanan bilgilerinin belirli bir gerçek kişi hakkındaki bilgi kapsamında olduğunun anlaşılması ile bu bilgilere erişilmesinin, bu bilgilerin kullanılmasının ve işlenmesinin özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden incelenmesi gerektiğine,
- Anayasa Madde 20/3’te, herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının güvence altına alındığına; bu anayasal güvencenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde koruma altına alınan özel hayata saygı hakkına karşılık geldiğine; konuya ilişkin uluslararası belgeler ve karşılaştırmalı hukuk dikkate alındığında, ilgili Anayasa hükmünün lafzı ışığında belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişi hakkındaki her türlü bilginin kişisel veri olarak değerlendirilmesi gerektiğine,
- Özel hayatın korunması kapsamında, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden devletin pozitif bir yükümlülük olarak, yetki alanında bulunan tüm bireyleri, gerek kamusal makamlar ve diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğünün bulunduğuna,
- Derece mahkemelerinin, tarafların siyasetçi olduklarını ve sosyal paylaşım sitesindeki mesajların eleştiri mahiyetinde olduğunu vurgulamaları ile davayı ifade hürriyeti kapsamında değerlendirerek (i) başvurucunun kişisel verilerinin hangi kapsamda ve nasıl ele geçirildiğine, (ii) hangi meşru amaç doğrultusunda sosyal paylaşım sitesinde paylaşıldığına ve (iii) ne gibi bir kamusal amaca hizmet ettiğine ilişkin değerlendirmede bulunmadıklarına,
- Bu nedenlerden ötürü, derece mahkemeleri tarafından anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılmayarak pozitif yükümlülüklerin de yerine getirilmediği anlaşıldığından; başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğine,
- Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın mahkeme kararı nedeniyle ihlal edildiğine ve ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine ,
- Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunması sebebiyle ve yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine, karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi Kararının tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/07/20210729-9.pdf