Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından 20 Haziran 2024’te yapılan açıklamalara göre, yakında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilecek olan vergi düzenlemeleri arasında Küresel Asgari Kurumlar Vergisi (“KAKV”) de yer alacaktır. Bu gelişmenin, Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu şirketler ile yurt dışında faaliyet gösteren büyük ölçekli Türk şirketleri için önemli sonuçlar doğurması beklenmektedir.
Bilindiği üzere KAKV, G20 ve OECD öncülüğünde 2013 yılında başlatılan Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma (BEPS, Base Erosion and Profit Shifting) Projesinin iki çıktısından biridir. 141 ülkenin yer aldığı çalışma grubundan 137 ülkenin kabul ettiği KAKV, çok uluslu ve büyük ölçekli şirketlerin kârlarının asgari bir düzeyde vergilendirilmesini öngörmektedir.
Küresel faaliyetleri toplamında 750 milyon Avro’nun üzerinde cirosu olan tüm çok uluslu şirketler KAKV kapsamına girmektedir. Ana merkezi Türkiye’de olup yurtdışında faaliyette bulunan ve küresel ölçekte 750 milyon Avro’dan fazla cirosu olan büyük ölçekli Türk şirketleri de bu kapsamda yer almaktadır. Bu düzenleme ile gerek yurtiçi gerekse yurtdışı faaliyetlerinden elde ettikleri yıllık toplam cirosu 750 milyon Euro’yu aşan çok uluslu şirketlerin, iştiraklerinin, şubelerinin faaliyette bulundukları ülkelerde efektif vergi oranının %15’ten az olmaması gerekecektir. Bu durumda, dış ülkelerdeki iştirakler veya bağlı şirketler %15’ten daha az bir vergi ile vergilendirilmişse, Türk Gelir İdaresi aradaki farkı Türkiye’de tahsil edecektir.
KAKV, Avrupa Birliği ülkelerinde 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Ancak Litvanya, Letonya, Polonya, Kıbrıs Rum Kesimi, Portekiz ve İspanya gibi altı ülke yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Kanada, Japonya, Malezya, Yeni Zelanda, Kore, İsviçre, Birleşik Krallık ve Vietnam uygulamayı hayata geçiren ülkeler arasında yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin ise yakın gelecekte herhangi bir uygulama planı bulunmamaktadır.
KAKV’nin uygulamaya girmesi, şirketlerin vergi yükü, mevcut vergi avantajları, transfer fiyatlandırması ve kontrol edilen yabancı kurum kazancı gibi pek çok alanda önemli soruları gündeme getirmektedir. Şirketlerin ise bu yeni vergi düzenlemesine uyum sağlaması ve olası riskleri minimize etmesi için stratejik bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir.
Bu noktada, KAKV’nin uygulanması, bir şirketin mevcut vergi yapısının, faaliyet gösterdiği yargı alanlarının vergi kanunlarının ve KAKV’nin potansiyel etkisinin kapsamlı bir analizinin yanı sıra, vergi yükü üzerindeki potansiyel etkinin kapsamlı bir değerlendirmesi, mevcut vergi avantajlarının korunması veya yeniden yapılandırılması, transfer fiyatlandırma politikalarının gözden geçirilmesi ve kontrol edilen yabancı şirket kurallarına uyum dahil olmak üzere KAKV’nin sunduğu fırsat ve risklerin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Buna ek olarak, KAKV’den kaynaklanan gerekli raporlama prosedürlerinin ve yasal yükümlülüklerin tam olarak anlaşılması, sorunsuz bir geçiş ve uyum sağlamak için önemlidir.
Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak ve uyum sürecinde destek almak için SRP Legal ile iletişime geçebilirsiniz.